Close

Sosyoloji

JEAN BAUDRİLLARD: “GERÇEKLİĞİN ÇÖLÜNE HOŞGELDİNİZ!”

Çağımızda gerçekliği ürettiği iddiasıyla ortaya çıkan Batı kültürlerinin, aslında gerçekliği sanal olanla değiştirdiği teziyle tanınan Jean Baudrillard, günümüz entelektüel dünyasının üzerinde en çok tartıştığı isimlerinden biridir. Jean Baudrillard, büyük ekonomik krizin ortaya çıktığı 1929 yılında Fransa’da Reims kentinde dünyaya geldi. Sorbonne Üniversitesinde Almanca okuyan Baudrillard, meslek yaşamına Almanca öğretmenliği yaparak girdi ve 1966 yılında Nanterre […]

Devamını oku...

Adı Meryem: İntihar Krallığı Japonya'dan Bir İhtida Hikâyesi

Özet Japonya’nın tarihi serencamına ve günümüzdeki durumuna göz attığımızda toplumsal hayatın epey değiştiğini ifade etmek zor olmamaktadır. Yaşayış şekli, eğitim, kültür, sanat, mimari, çalışma hayatı, aile faktörü derken bir dönüşüme şahit olunmaktadır. Tüm bunlarla beraber Japonya’nın dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisinde yer alması da gözden kaçmamaktadır. İkinci Dünya Savaşı’nda topraklarına atılan iki atom bombasının […]

Devamını oku...

İslamcılığın Türkiye Seyri: Sosyolojik Bir Perspektif

Elisabeth Özdalga, İslamcılığın Türkiye Seyri: Sosyolojik Bir Perspektif, İstanbul: İletişim Yayınları, 2015, 316 s. İslamcılık meselesi, her ne kadar 19.yy içerisinde zuhur eden bir kavram, bir akım, bir mefkûre olsa da, tanımlanması, açıklanması, aktarılması halen güç bir tasavvur olarak karşımızda durmaktadır. Kavramsal olarak en bütüncül ve kapsayıcı tanımlamayı İsmail Kara’da görmek mümkündür. İsmail Kara, “İslamcılık, […]

Devamını oku...

İbn Haldun'un Din Görüşü

Giriş Sosyolojinin kurucusu olarak kabul edilen İbn Haldun[1], oldukça çalkantılı bir hayat yaşamıştır. Hayatı boyunca pek çok ilmi, siyasi görev almışsa da, onun halen günümüzde konuşuluyor olmasının en önemli sebebi Kitabu’l İber adlı kitabı için yazmış olduğu Mukaddime’sidir. Zira, Mukaddime’ye her ne kadar tarihi rivayetleri, tarihçileri eleştirel bir yaklaşımla başlasa da, içerisinde var olan kavramları […]

Devamını oku...

Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek

George Ritzer, Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek: Tüketim Katedrallerindeki Süreklilik ve Değişim (Enchanting a Disenchanted World- Continuity and Change in the Cathedrals of Consumption, çev., Funda Payzın (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2019), 336 s. Başlarken “Baba, iş yerinde kredi kartı borçlarının faizlerini ödemek için çalışırken anne evde televizyon karşısına geçmiş alışveriş kanalını izlemektedir. Evin oğlu, arka odada, […]

Devamını oku...

Şenlikli Toplum

Ivan Illich, Şenlikli Toplum (Tools for Conviviality), çev., Ahmet Kot (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2018), 144 s. Başlarken Max Weber, -büyüsü bozulan dünyada- demir kafese hapsolmuş insanlığın akılcılaştırılmış sistemlerden kurtuluşunun pek de mümkün olmadığı kanısındaydı. Karl Marx ise kurtuluşu ancak araçlar üzerindeki mülkiyetin kamusallaşmasında görmekteydi. Bu yazımızda ele alacak olacağımız Ivan Illich ise modernitenin sebep olduğu […]

Devamını oku...

Sosyoloji: Bir Bilim mi Bakış mı?

Giriş İnsan dünyaya geldiği andan itibaren, bir anlamlandırma sürecine de girmiş olur. Bu yönü hasebi ile nesnelere isimler koyar, onları farklı şekillerde değerlendirir, kendi cinsleriyle tanışır, etkileşime girer. İnsanın sosyal bir varlık oluşu, onun hem fertlerle hem de nesnelerle kurduğu ilişkiden kaynaklanır. Bu ilişki tek bir boyuttan oluşmaz ve hayatın içinde karmaşık bir şekilde yer […]

Devamını oku...

Kâr İmparatorluğu

Özet Bu makalede büyük değişimlere yol açan I. Sanayi Devrimi’ne nelerin sebep olduğu, süreç boyunca neler yaşandığı ve devrimin, sonunda nelere yol açtığı anlatılmak istenmiştir. Yöntem olarak çeşitli kaynaklar incelenmiş, konunun sınırlarından çıkmayacak biçimde aktarımlarda bulunulmuştur. Güncele dair eleştirilerimizi oturaklı hale getirmek ve çözüm için gerekli olan ilk adımı sağlamak yani bilmek amacıyla yazılmıştır. Giriş […]

Devamını oku...

Karl Marx ve Emile Durkheim Özelinde Yabancılaşma ve Anomi Kavramları

Giriş1 ​​​​​​​ Karl Marx ve Emile Durkheim endüstrileşme çağını yaşayan modern Avrupa’da meydana gelen hastalıkları teşhis etmeye ve bu haslıklara farklı açılardan çözüm üretmeye çalışmışlardır. Marx ‘yabancılaşma’ adını verdiği toplumsal hastalığın ancak üretim ilişkilerin değişimiyle son bulacağını iddia ederken Emile Durkheim ise onun tam karşında yer alarak hastalığın maddi koşullardan ziyade toplumdaki ahlaki bir düzenlemenin […]

Devamını oku...